SOGUK KIYI


KIMSE Yok
gundogusunda yatan kuslar da gittiler
yalnizca
bir ugultu ruzgarda
kimse yok
yontular direniyor koyu ruzgara, kanatsiz kuslara
issizlik parcalandi ay golunde
dagildi eski yapi, sarmasik yesil sular icinde
ve olum icre konusmalar duyuldu ruhsuz varliklardan
kimse yok
dalgalarin otesi ara sira

Suren gunu yabancisi oldum
otun sesin
ara sira irmaktan gelen agac seslerinin

Gullere dogru yurudum
gul ki ince dualarla sarili


Gulseli Inal

SOYLER


Zaman olmustur ki
Dumanli havuzlarda soguk niluferler
Bulutlara savrulmus ates kuslari
Korkulu bir hicrani soyler
Zaman olmustur ki
Dalginliklari hisarbuselik kizlarin
Bildik sarkilari birden unutuslari
Aynalarda solan gun
Bilinmez hangi ugultulu
Ahval-i perisani soyler

Zaman olmustur ki
Los salonlarin heyhula bufelerinde
O kiristal fanuslu yorgun saat
Fena halde durmus gorunse de
Baska bir boyutta baska bir zamani soyler
Zaman olmustur ki
Falcinin avucunda tutugu sihirli kure
Aslinda yasanmamis belki hic yasanmayacak
Ancak ne kadar renkli
Ne kadar yanardoner bir omr-i zerefsani soyler

Zaman olmustur ki
Belki sonbahar belki aksam
Tepeden tirnaga silme yildiz
Belki haziran gecesi
Sanki bir hayal oturmus o tenha piyanoya
Parmak uclarinda tatyos efendi'nin
Herkesin unuttugu bir bestesi
Caliyor doya doya
O evcara beste ki
Cevresinde avizelerden
Gokkusagi serpintileri
Gullerdeki suhu
O serv-i hiramani soyler

Zaman olmustur ki
Yanar mor zambaklar bugulu gece lambalari
Bir katar kaybolur haydarpasa gari'ndan
Birakip gumus cigliklarini tel tel ardinda
Agir ve cefakar bir marsandiz katari
Kivamli bir sesizlige batmis ihlamurlar
Yalniz kuzguncuk'taki yalida
Karanlik bir gazelhan
Yanik yanik bir ask-i bi-amani soyler

Zaman olmustur ki
Sizar gecenin sulari simsiyah camlardan
Havada olum pariltisi adeta celik
Fi bin dort yuz bes
Dersaadet'te yazildi isbu gazel
Avuclari kan yuregi delik desik
Yaslanmis ama uslanmamis
Bir eski militani
Bir sair-i devrani soyler

ATTILA ILHAN

?UBAT YOLCUSU


seni kim cizebilir subat yolcusu
yalniz aksam olsun daginik olsun
ceplerinde bozuk bir bulut ugultusu
geceleyin dortte bir olum korkusu
dortte dort sabaha karsi yagmursun
seni kim cizebilir subat yolcusu
butun cizgileri bozuyorsun

attila ilhan, 'bela cicegi', sayfa 18

tarz-i kadim

Babam sair bedri ilhan'a ...-
olmuyor neyleyim
olmuyor velinimetim efendim
olmuyor yirminci asirda
tarz-i kadim uzre gazeller soylemek
besiktas'a yakin hanesi yerle yeksan oldu nedim'in
baki o enis-i dilden
bir yahya kemal kaldi hal-i hazirda
ayiptir efendim ic bade guzel sev demek
var ise akl-u suurun
ayiptir bu zamanda yardeyip yar isitmek
kivilcimlar kaymali
insanlarim dedikce sair kaleminden
zaten omrumuz ruzgarli sular gibi dalgali
kimseler baslamaz medar-i maiset derdinden
kim okur kim dinler siham-i kazayi?
yalniz alip verilir bir selam kalmistir
nabi efendi'den

sen benim velinimetim efendim
ben senin hayr-ul-halef
sen vakt-i zamaninda
uyan derdin uyan ey mest-i habinaz
uyan artik uyan
bense uyandim hab-i gafletten
uyan derim uyan ey esirler dunyasi!


Atilla Ilhan Sisler Bulvari adli siir kitabindan.

turkiyat vapuru


Yanasmadan once dagildi iskeleye
Once karinesi, sonra sintinesi
Derken alt-vasat-ve ust guvertesi
Bas ust-vasat-alt
Ardindan kic ust-vasat-alt yolculari
Dagildilar bir mechul semte
Kirlangiclarleyin ellerinde filileri, cantalari
Kimisi dargin eski cifteciler
Dagildilar kirlangiclarleyin bir mechule
Deniz su dokuyor arkalarindan
Haydan gelip huya giden cumlelere
Kaptan kosku yuzuyor dalgalarin ustunde
Sakuli bir bok gibi
Kaptani tayfasiyla


CAN YUCEL

USUR OLUM BILE


Bir ormanda tutup onu
Bagladilar agaca
Yumdu sanki uyur gibi
Gozlerini usulca
Bir soguk yel eser
Usur olum bile
Anlatir akan kani
Beyaz sesiyle
Diz coktuler karsisina
Sonra ates ettiler
Parcalanan yuregine
Yuva kurdu mermiler

Bir soguk yel eser
Usur olum bile
Anlatir akan kani
Beyaz sesiyle

Gelip kondu bir guvercin
Ellerine o gece
Kirmizi bir celenk oldu
Bileginde kelepce

Bir soguk yel eser
Usur olum bile
Anlatir akan kani
Beyaz sesiyle


Ulku Tamer (1974)

sonraki sayfa ana sayfa daha fazla şiir için tıklayın